Veri madenciliği nedir? Biz de bilmiyorduk. İşin uzmanı olan SAS Türkiye Ülke Müdürü Nuray Akmeriç´e sorduk.
Kurumlara çalıştıkları alanlarda daha verimli olmaları için gerekli olan yazılım alt yapısını sağlıyorsunuz. Bu yazılım alt yapısını her kuruma göre yeniden optimize etme süreciniz nasıl işliyor?
SAS kurumların ihtiyaçlarına yönelik, uçtan uca çözümler sunan bir firma. Hatta Dünya’da uçtan uca çözümler sunan tek firma diyebiliriz. SAS çözümleri aynı zamanda tüm platformlar üzerinde çalışabilme özelliğine sahip. Yani kurumun alt yapısı ne olursa olsun, bu alt yapıya uyum sağlayabiliyor. SAS’ın bir diğer özelliği ise, kullanıcılarına paket programlar satmaması. Tabi ki şirketlerin ihtiyaçlarına yönelik olarak sunduğumuz paket programlarımız var fakat bu programlar modüler bir yapıya sahip.
SAS bir müşteri ile çalışmaya başlamadan önce müşteriyi incelemeye alıyor, ihtiyaçları tam olarak nedir, bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik olarak bugüne kadar neler yapmış, mevcut çalışmalarının ne kadarı bundan sonrası için de kullanılabilir durumda, kurumun nelere ihtiyacı var gibi bir takım ön çalışmalar yapıyor. Daha sonra kurumun ihtiyacı olan çözümü biraz önce bahsettiğim modüler yapısı sayesinde oluşturarak uygulamaya başlıyor. SAS’ın işi çözümü kurup kullanıcılara uygulamayı anlatmasıyla da bitmiyor, tüm süreç boyunca şirketin her türlü ihtiyacı için danışmanlık hizmeti de veriyor.
Veri madenciliği gibi bir terimi ilk defa sizden duyuyoruz. Nedir bu veri madenciliği?
Dünya’yı değiştirecek teknoloji olarak değerlendirilen Veri Madenciliği, önceden bilinmeyen ilişkileri ortaya çıkarmak için büyük veri yığınlarını kullanarak yapılan veri seçimi, incelemesi ve modelleme süreci olarak tanımlanıyor. Veri Madenciliği ile işletmeler, daha iyi karar almalarına ya da yeni iş fırsatlarını daha iyi tahmin etmelerine yardımcı olacak ‘önceden tahmine dayalı modeller’ oluşturabiliyorlar. Sade bir anlatımla veri madenciliği, kullanıcıların, büyük veri yığınları arasında istedikleri veriye ulaşması, bu veriyi ayrıntılı şekilde inceleyip iş kararlarına yönelik olarak kullanabilmesi anlamına geliyor.
Veri madenciliğine yönelik olarak SAS, müşterilerinin yeni veriler içerisindeki bilgileri daha hızlı ve kolay bir şekilde görüp, en iyi sonuçları alabilecekleri analizleri gerçekleştirebilmelerini sağlayan entegre analitik yazılım çözümleri sunuyor.
“SAS Enterprise Miner” Çözümü, çalışma grupları için gerekli esnekliği sağlayan basit ve entegre bir çözüm ile gerekli tüm çalışmaları destekleyerek, veriye ulaşımdan model geliştirmeye kadar tüm Veri Madenciliği uygulamalarını etkin hale getiriyor.
Dağıtımlı istemci/sunucu sistemi olarak geliştirilen çözüm, özellikle büyük şirketlerdeki Veri Madenciliği çalışmaları için kullanılıyor. “SAS Enterprise Miner” Çözümü, kritik iş ve araştırma konularını düzenlerken zorlayıcı değişimlerle karşı karşıya kalan veri madencileri, pazarlama analistleri, veri tabanı pazarlamacıları, risk analistleri, suistimal denetimcileri, mühendisler ve bilim adamları için tasarlandı.
Çalıştığınız alanın dünyadaki büyüklüğü nedir? Sizin bu pazardaki yeriniz nerededir? Aynı şekilde ülkemizde nasıl konumlanıyorsunuz?
1976 yılında kurulan, dünyanın en büyük bağımsız özel yazılım şirketi olan SAS Institute, Kurumsal Zekâ yazılımları ve hizmetleri konusunda uçtan uca çözüm sunan tek yazılım firması özelliğine sahiptir. 112 ülkede faaliyet gösteren SAS, aralarında 2006 Fortune Global 500 Listesi’nin ilk 100’ünü oluşturan kuruluşların %96’sının da bulunduğu birçok kurum ile çalışıyor. 1997 yılı sonunda açılan SAS Türkiye ofisi ise bugün orta ve büyük ölçekli 46 ulusal ve uluslararası kuruluşa hizmet veriyor.
American Bank ve IDC Financial’ın Kasım 2006’da yayınladığı “Finans Sektörüne Hizmet Veren Şirketler Araştırması”nda SAS, finans sektörüne çözüm sunan BT Şirketleri arasında dünyanın 20. büyük şirketi olarak yer alıyor. Söz konusu listede İş Zekâsı alanında en yakın rakibimiz 43. sırada, risk alanında son dönemde Türkiye’de sıkça karşılaştığımız rakibimizi ise 74. sırada görüyoruz. Yine ülkemizde Analitik CRM alanında rakiplerimizden olan firma ise bu sıralamada yer almıyor.
Dünya’nın ve Türkiye’nin en büyük ve başarılı finans kuruluşları, müşterilerini tanımanın verdiği gücü kazanmak, risklerini yönetmek konusunda yeni nesil İş Zekâsı yazılımları ve çözümleri ile pazar lideri olan SAS Institute'a güveniyor. Müşteri odaklı araştırma ve geliştirme çalışmalarına verdiği önemle, stratejik ortaklar ve diğer teknoloji sağlayıcılarla oluşturduğu yakın işbirliği sayesinde SAS Institute müşterilerine, SAS yazılımlarına yaptıkları yatırımlardan en üst düzeyde getiri elde edecekleri güvencesini veriyor.
Basel II ile ilgili olarak ne gibi çözümleriniz var?
Geleceğin bankacılık sistemini değiştirecek olan Basel II standartları bu yıl sonunda Avrupa’da uygulamaya konuyor, 2008 yılında da Türkiye’de bankalar tarafından uygulanmaya başlanması bekleniyordu fakat bu süreç BDDK tarafından 2009 yılına çekildi.
Basel-II bankalarda etkin risk yönetimini ve piyasa disiplinini geliştirmek, sermaye yeterliliği ölçümlerinin etkinliğini artırmak ve bu sayede sağlam ve etkin bir bankacılık sistemi oluşturmak, finansal istikrara katkıda bulunmak için sunulmuş önemli bir fırsat aslında. Avrupa’daki bankalar ve sermaye kuruluşlarının yoğun bir şekilde hazırlandığı, üzerinde çokça konuşulan ve sadece bankacılık sistemini etkileyeceği düşünülen Basel II tüm ticaret yaşamını değiştirecek bir standartlar bütünü. Bankaların sermaye yeterliliği standartlarını yeniden belirleyen ve risk yönetimini ön plana çıkaran Basel II düzenlemesi ile birlikte bankaların davranışını etkileyecek olan yeni risk yönetimi anlayışı kredi müşterilerine de yansıyacak.
Ülkemizde 2009 yılından itibaren uygulanmaya başlanacak Basel II ile birlikte, çeşitli kurum ve kuruluşlara sunulan kredinin sübjektif yöntemlerle “iyi” veya “kötü” kredi olarak belirlenmesi sürecinden, kredinin çeşitli unsurları ile “çok riskli” veya “az riskli” olduğunun belirlenmesi sürecine girilecek, fiyatlamanın buna göre yapılması kaçınılmaz olacak. Bu risk odaklı kredi fiyatlaması işletmelerin kullanacakları kredilerin miktarlarını, fiyatlarını olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilecektir. Kullandırılan kredinin türünden vadesine, teminatından firma kredi notuna kadar çeşitli kriterler firmaların kullanacakları kredilerin fiyatına yansıyacak.
Kredi verilen firmanın derecelendirme notu düştükçe, banka hem daha çok risk alacak, hem karşılık olarak daha çok sermaye tutacak ve dolayısıyla daha çok kaynağını getiriden mahrum bırakacaktır. Bu durumda firmalara kullandırılacak kredilerin maliyetleri artacak.
Türkiye’deki KOBİ’lerin ülkemiz ticaretinin yüzde 99’unu oluşturduğunu göz önünde bulundurduğumuzda BASEL II’nin en büyük etkisi ise KOBİ ve Bankacılık sistemi ilişkisine dayanacak. KOBİ’lerimizin zaman zaman farklı merciler için farklı mali raporlar (bilanço, gelir-gider tabloları vb) üretmeleri söz konusu. KOBİ bilançolarının kredilendirmeye uygun olmaması (negatif sermaye, bilançodaki zarar), kayıt dışı işlemlerin bulunması, KOBİ’lerin derecelendirme aşamasında yaşayacağı zorlukların başında geliyor.
Bağımsız pazar araştırma kuruluşu Forrester Research'ün yayınladığı "Basel II: Kaotik Uygulamaları Fırsata Çevirmek" başlıklı raporda halen bankacılık sisteminde kullanılan uygulamaların sorunlarının başında; parçalanmış ve Odaklanamamış Yazılım Çözümleri ve mevcut Bilgi Teknolojileri altyapılarında kullanılan uygulamaların birbirleriyle entegrasyon sorunları olduğuna dikkat çekiliyor. Basel II standartlarının gerektirdikleri ise Kredi, piyasa ve operasyonel risk yönetiminin bir arada gerçekleştiren eksiksiz risk yönetimi özellikleri, kullanılan bankacılık uygulamalarından düzenli ve geçerli veri almayı sağlayan gelişmiş veri ambarı özellikleri ve risk yönetimine ilişkin verilere hızlı erişim sağlayan risk analizi raporlama becerileri.
Kredi riskleri analizi ile ilgili olarak Gartner G2 tarafından yayınlanan en son araştırma raporunda yapılan değerlendirmeye göre şirketler, çeşitli üreticiler tarafından geliştirilen nokta çözümler yerine, birbiriyle çalışacak şekilde tasarlanmış, entegre risk yönetimi bileşenlerine ve araçlarına gereksinim duyuyorlar. Bu sayede uzun dönemli iş ve teknoloji stratejilerinden ödün vermeden kısa dönemli risk yönetimi fonksiyonlarını yerine getirebiliyorlar.
Bu noktada, Basel II’ye geçiş sürecinde, finans kuruluşları, risk yönetimlerini daha etkin yapabilmek ve yönetebilmek adına ihtiyaçlarına en uygun teknolojik çözümü seçmeli, mevcut çözümler arasında iyi değerlendirme yapıp çözüm odaklı entegre bir hizmeti tercih etmelidir.
SAS olarak BASEL II’ye yönelik uçtan uca çözümlerimiz bulunuyor. Tüm dünyada önemli şirketler, BASEL II kurallarına uyum sağlamak adına SAS Kredi Risk Çözümleri’ni kullanıyor. SAS finans sektöründeki hizmetlerine, kara para aklama ile mücadeleye, risk yönetimini daha etkin şekilde idare etmeye ve yeni gelir kaynaklarını belirlemeye yarayan çözümleri ile devam ediyor. Basel II ile birlikte Kredi Skorlama’nın kurum içinde analitik uygulamalarla gerçekleştirilmesi zorunluluk olup, SAS Risk Yönetimi konusunda çözüm sunan firmalar arasında bunu gerçekleştirebilen tek firmadır.
(Bu röportajın bir kısmı 12 Ağustos 2007 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)
Kurumlara çalıştıkları alanlarda daha verimli olmaları için gerekli olan yazılım alt yapısını sağlıyorsunuz. Bu yazılım alt yapısını her kuruma göre yeniden optimize etme süreciniz nasıl işliyor?
SAS kurumların ihtiyaçlarına yönelik, uçtan uca çözümler sunan bir firma. Hatta Dünya’da uçtan uca çözümler sunan tek firma diyebiliriz. SAS çözümleri aynı zamanda tüm platformlar üzerinde çalışabilme özelliğine sahip. Yani kurumun alt yapısı ne olursa olsun, bu alt yapıya uyum sağlayabiliyor. SAS’ın bir diğer özelliği ise, kullanıcılarına paket programlar satmaması. Tabi ki şirketlerin ihtiyaçlarına yönelik olarak sunduğumuz paket programlarımız var fakat bu programlar modüler bir yapıya sahip.
SAS bir müşteri ile çalışmaya başlamadan önce müşteriyi incelemeye alıyor, ihtiyaçları tam olarak nedir, bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik olarak bugüne kadar neler yapmış, mevcut çalışmalarının ne kadarı bundan sonrası için de kullanılabilir durumda, kurumun nelere ihtiyacı var gibi bir takım ön çalışmalar yapıyor. Daha sonra kurumun ihtiyacı olan çözümü biraz önce bahsettiğim modüler yapısı sayesinde oluşturarak uygulamaya başlıyor. SAS’ın işi çözümü kurup kullanıcılara uygulamayı anlatmasıyla da bitmiyor, tüm süreç boyunca şirketin her türlü ihtiyacı için danışmanlık hizmeti de veriyor.
Veri madenciliği gibi bir terimi ilk defa sizden duyuyoruz. Nedir bu veri madenciliği?
Dünya’yı değiştirecek teknoloji olarak değerlendirilen Veri Madenciliği, önceden bilinmeyen ilişkileri ortaya çıkarmak için büyük veri yığınlarını kullanarak yapılan veri seçimi, incelemesi ve modelleme süreci olarak tanımlanıyor. Veri Madenciliği ile işletmeler, daha iyi karar almalarına ya da yeni iş fırsatlarını daha iyi tahmin etmelerine yardımcı olacak ‘önceden tahmine dayalı modeller’ oluşturabiliyorlar. Sade bir anlatımla veri madenciliği, kullanıcıların, büyük veri yığınları arasında istedikleri veriye ulaşması, bu veriyi ayrıntılı şekilde inceleyip iş kararlarına yönelik olarak kullanabilmesi anlamına geliyor.
Veri madenciliğine yönelik olarak SAS, müşterilerinin yeni veriler içerisindeki bilgileri daha hızlı ve kolay bir şekilde görüp, en iyi sonuçları alabilecekleri analizleri gerçekleştirebilmelerini sağlayan entegre analitik yazılım çözümleri sunuyor.
“SAS Enterprise Miner” Çözümü, çalışma grupları için gerekli esnekliği sağlayan basit ve entegre bir çözüm ile gerekli tüm çalışmaları destekleyerek, veriye ulaşımdan model geliştirmeye kadar tüm Veri Madenciliği uygulamalarını etkin hale getiriyor.
Dağıtımlı istemci/sunucu sistemi olarak geliştirilen çözüm, özellikle büyük şirketlerdeki Veri Madenciliği çalışmaları için kullanılıyor. “SAS Enterprise Miner” Çözümü, kritik iş ve araştırma konularını düzenlerken zorlayıcı değişimlerle karşı karşıya kalan veri madencileri, pazarlama analistleri, veri tabanı pazarlamacıları, risk analistleri, suistimal denetimcileri, mühendisler ve bilim adamları için tasarlandı.
Çalıştığınız alanın dünyadaki büyüklüğü nedir? Sizin bu pazardaki yeriniz nerededir? Aynı şekilde ülkemizde nasıl konumlanıyorsunuz?
1976 yılında kurulan, dünyanın en büyük bağımsız özel yazılım şirketi olan SAS Institute, Kurumsal Zekâ yazılımları ve hizmetleri konusunda uçtan uca çözüm sunan tek yazılım firması özelliğine sahiptir. 112 ülkede faaliyet gösteren SAS, aralarında 2006 Fortune Global 500 Listesi’nin ilk 100’ünü oluşturan kuruluşların %96’sının da bulunduğu birçok kurum ile çalışıyor. 1997 yılı sonunda açılan SAS Türkiye ofisi ise bugün orta ve büyük ölçekli 46 ulusal ve uluslararası kuruluşa hizmet veriyor.
American Bank ve IDC Financial’ın Kasım 2006’da yayınladığı “Finans Sektörüne Hizmet Veren Şirketler Araştırması”nda SAS, finans sektörüne çözüm sunan BT Şirketleri arasında dünyanın 20. büyük şirketi olarak yer alıyor. Söz konusu listede İş Zekâsı alanında en yakın rakibimiz 43. sırada, risk alanında son dönemde Türkiye’de sıkça karşılaştığımız rakibimizi ise 74. sırada görüyoruz. Yine ülkemizde Analitik CRM alanında rakiplerimizden olan firma ise bu sıralamada yer almıyor.
Dünya’nın ve Türkiye’nin en büyük ve başarılı finans kuruluşları, müşterilerini tanımanın verdiği gücü kazanmak, risklerini yönetmek konusunda yeni nesil İş Zekâsı yazılımları ve çözümleri ile pazar lideri olan SAS Institute'a güveniyor. Müşteri odaklı araştırma ve geliştirme çalışmalarına verdiği önemle, stratejik ortaklar ve diğer teknoloji sağlayıcılarla oluşturduğu yakın işbirliği sayesinde SAS Institute müşterilerine, SAS yazılımlarına yaptıkları yatırımlardan en üst düzeyde getiri elde edecekleri güvencesini veriyor.
Basel II ile ilgili olarak ne gibi çözümleriniz var?
Geleceğin bankacılık sistemini değiştirecek olan Basel II standartları bu yıl sonunda Avrupa’da uygulamaya konuyor, 2008 yılında da Türkiye’de bankalar tarafından uygulanmaya başlanması bekleniyordu fakat bu süreç BDDK tarafından 2009 yılına çekildi.
Basel-II bankalarda etkin risk yönetimini ve piyasa disiplinini geliştirmek, sermaye yeterliliği ölçümlerinin etkinliğini artırmak ve bu sayede sağlam ve etkin bir bankacılık sistemi oluşturmak, finansal istikrara katkıda bulunmak için sunulmuş önemli bir fırsat aslında. Avrupa’daki bankalar ve sermaye kuruluşlarının yoğun bir şekilde hazırlandığı, üzerinde çokça konuşulan ve sadece bankacılık sistemini etkileyeceği düşünülen Basel II tüm ticaret yaşamını değiştirecek bir standartlar bütünü. Bankaların sermaye yeterliliği standartlarını yeniden belirleyen ve risk yönetimini ön plana çıkaran Basel II düzenlemesi ile birlikte bankaların davranışını etkileyecek olan yeni risk yönetimi anlayışı kredi müşterilerine de yansıyacak.
Ülkemizde 2009 yılından itibaren uygulanmaya başlanacak Basel II ile birlikte, çeşitli kurum ve kuruluşlara sunulan kredinin sübjektif yöntemlerle “iyi” veya “kötü” kredi olarak belirlenmesi sürecinden, kredinin çeşitli unsurları ile “çok riskli” veya “az riskli” olduğunun belirlenmesi sürecine girilecek, fiyatlamanın buna göre yapılması kaçınılmaz olacak. Bu risk odaklı kredi fiyatlaması işletmelerin kullanacakları kredilerin miktarlarını, fiyatlarını olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilecektir. Kullandırılan kredinin türünden vadesine, teminatından firma kredi notuna kadar çeşitli kriterler firmaların kullanacakları kredilerin fiyatına yansıyacak.
Kredi verilen firmanın derecelendirme notu düştükçe, banka hem daha çok risk alacak, hem karşılık olarak daha çok sermaye tutacak ve dolayısıyla daha çok kaynağını getiriden mahrum bırakacaktır. Bu durumda firmalara kullandırılacak kredilerin maliyetleri artacak.
Türkiye’deki KOBİ’lerin ülkemiz ticaretinin yüzde 99’unu oluşturduğunu göz önünde bulundurduğumuzda BASEL II’nin en büyük etkisi ise KOBİ ve Bankacılık sistemi ilişkisine dayanacak. KOBİ’lerimizin zaman zaman farklı merciler için farklı mali raporlar (bilanço, gelir-gider tabloları vb) üretmeleri söz konusu. KOBİ bilançolarının kredilendirmeye uygun olmaması (negatif sermaye, bilançodaki zarar), kayıt dışı işlemlerin bulunması, KOBİ’lerin derecelendirme aşamasında yaşayacağı zorlukların başında geliyor.
Bağımsız pazar araştırma kuruluşu Forrester Research'ün yayınladığı "Basel II: Kaotik Uygulamaları Fırsata Çevirmek" başlıklı raporda halen bankacılık sisteminde kullanılan uygulamaların sorunlarının başında; parçalanmış ve Odaklanamamış Yazılım Çözümleri ve mevcut Bilgi Teknolojileri altyapılarında kullanılan uygulamaların birbirleriyle entegrasyon sorunları olduğuna dikkat çekiliyor. Basel II standartlarının gerektirdikleri ise Kredi, piyasa ve operasyonel risk yönetiminin bir arada gerçekleştiren eksiksiz risk yönetimi özellikleri, kullanılan bankacılık uygulamalarından düzenli ve geçerli veri almayı sağlayan gelişmiş veri ambarı özellikleri ve risk yönetimine ilişkin verilere hızlı erişim sağlayan risk analizi raporlama becerileri.
Kredi riskleri analizi ile ilgili olarak Gartner G2 tarafından yayınlanan en son araştırma raporunda yapılan değerlendirmeye göre şirketler, çeşitli üreticiler tarafından geliştirilen nokta çözümler yerine, birbiriyle çalışacak şekilde tasarlanmış, entegre risk yönetimi bileşenlerine ve araçlarına gereksinim duyuyorlar. Bu sayede uzun dönemli iş ve teknoloji stratejilerinden ödün vermeden kısa dönemli risk yönetimi fonksiyonlarını yerine getirebiliyorlar.
Bu noktada, Basel II’ye geçiş sürecinde, finans kuruluşları, risk yönetimlerini daha etkin yapabilmek ve yönetebilmek adına ihtiyaçlarına en uygun teknolojik çözümü seçmeli, mevcut çözümler arasında iyi değerlendirme yapıp çözüm odaklı entegre bir hizmeti tercih etmelidir.
SAS olarak BASEL II’ye yönelik uçtan uca çözümlerimiz bulunuyor. Tüm dünyada önemli şirketler, BASEL II kurallarına uyum sağlamak adına SAS Kredi Risk Çözümleri’ni kullanıyor. SAS finans sektöründeki hizmetlerine, kara para aklama ile mücadeleye, risk yönetimini daha etkin şekilde idare etmeye ve yeni gelir kaynaklarını belirlemeye yarayan çözümleri ile devam ediyor. Basel II ile birlikte Kredi Skorlama’nın kurum içinde analitik uygulamalarla gerçekleştirilmesi zorunluluk olup, SAS Risk Yönetimi konusunda çözüm sunan firmalar arasında bunu gerçekleştirebilen tek firmadır.
(Bu röportajın bir kısmı 12 Ağustos 2007 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder